
SEFERİHİSAR’IN POTANSİYELİNİ ORTAYA ÇIKARDIĞIMIZ GÜN İŞSİZLİK SORUNUNU TARİHE GÖMECEĞİZ
Görev sürenizde 3 seneyi geride bıraktınız genel bir değerlendirme ile başlayalım.
3 senenin değerlendirmesini yapmadan önce 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde nasıl bir beklenti yarattığımı ve o beklentinin ne kadarını gerçekleştirdiğimi aktarmaya çalışayım. Seferihisar’ın doğru bir tanıtım süreci ile marka değerinin arttırılması, ana geçim kaynaklarımızdan olan mandalinanın pazarlanması ve tanıtılması için festivaller düzenlenmesi, halk ekmek hizmeti verilmesi, ekonomimizi büyütecek iş olanaklarının ortaya çıkarılması, kooperatifleşme hamleleri, Teos kazılarının başlatılması, AB projeleri ve ilçemizin dönüşümüne katkıda bulunacak hibelerin elde edilmesi, üretici pazarları açılması, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla çocuklarımıza ücretsiz dershane hizmeti verilmesi, eğitim ve kültür merkezi olmak için girişimlerde bulunulması, örneğin Oxford Üniversitesi’nin Yaratıcı Yazarlık Merkezi’nin Seferihisar’da kurulması, Atatürk Cadde Düzenlemesi, vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda çocuklarımız ve ailelerinin zaman geçirmesi için park yerleri yapılması, aldığımız hibelerle inşasını bitirdiğimiz Sığacık Meydan Projesi, ilçemize yatırım ve yatırımcı çekmek amacıyla yaptığımız çalışmalar vb. ilk etapta aklıma gelen hizmetlerimiz. Tüm bu hizmetler ve icraatlar, Sakin Şehir Projesi şemsiyesi altında gerçekleştirdiğimiz çalışmalardır ve aslında “Sakin Şehir Nedir” sorusunun da cevabıdır. Her gün daha iyi bir Sakin Şehir olmak için çalışmaya devam edeceğiz ve bütün çalışmalarımız yine aynı şemsiyenin altına girecektir. İlk günkü gibi aşkla ve şevkle çalışmaya devam edeceğim. Bugüne dek yaşadığım kadro, para, zaman sıkıntıları nedeniyle yorgunluk ve moral bozukluğu taşımıyorum, bu makamın şikayet ve mazeret değil hizmet üretme yeri olduğunu biliyorum. Sadece daha çok hizmet üretmenin heyecanı ve hevesiyle doluyum. Tek derdim, Seferihisarlıları mahcup etmemek ve onların takdirlerine layık olmak.
Özellikle muhalefet kanadının bazı projelerin içinin doldurulması gerektiği yönünde iddiaları var.
Muhalefetimizin eleştirilerini biraz daha olgunlaştırması ve temel dayanak noktalarını daha iyi açıklaması iyi olur. Bugün Sakin Şehir Projemiz, Çocuk Dostu Kent projemiz, Cittaslow Genel Kurulu Toplantısına ev sahipliği yapacak olmamız, kültür ve sanat kenti olma yolunda yaptıklarımız, ilçemizin marka değerini ve imajını güçlendirmek için attığımız adımlardır. Bu gelişmeler haber değeri taşıdıklarından dolayı Seferihisar ismi ulusal basında yer alıyor. 2011 yılında ulusal basında çıkan haberlerin Seferihisar için yarattığı eş değer katkı Ajans Press tarafından yapılan objektif değerlendirmeye göre 16 milyon TL. İnsanlar artık Seferihisar’da yaşamak, ya da en azından tatil yapmak istiyorlar. Sığacık ve Seferihisar’da yaşanan otopark sorunu bu talebin en somut kanıtıdır. Bu gelişmeler ‘ reklam ve tanıtım oluyor ama bunun faydası ne’ sorusuna cevap niteliğindedir. İlçeler ve beldeler arasında ciddi bir rekabet mevcut artık. Herkesin hedefi daha çok insanı daha çok tüketiciyi bölgesine çekebilmek. Bu sayede büyüyen ekonomi ,herkesin zenginleşmesi demek. İlçemizin toplam değeri arttıkça, Seferihisar çiftçisiyle , köylüsüyle esnafıyla daha çok kazanacak. Vatandaş evini kiraya veremiyorsa kiraya verecek, dükkan sahibi yeni girişimlerin önünü açacak her ikisi de kazanacak, esnaf cirosunu artıracak , üretenin malı Üretici Pazarlarında daha fazla talep görecek, mülkler değerlenecek yani herkesin sofrasındaki ekmek büyüyecek. Geçmişte deprem ve mülteci haberleri ile tanınan ve bilinen ilçemizin bu gün geldiği nokta bilinçli ve programlı bir çalışmanın soncudur ve bu gurur duyulacak tablo sadece bizim değil bize destek veren vatandaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz bir tablodur. Seferihisar ‘küçük olsun bizim olsun’, ya da ‘içine kapanık yaşasın’ anlayışına gereken cevabı 29 Mart seçimleriyle verdi. İstiridyenin kabuğu artık kırıldı ve bizleri çok daha güzel günler bekliyor. Üstelik bu başarı, tüm dünyanın içinde bulunduğu büyük ekonomik krize rağmen, komşumuz Yunanistan, iflasın eşiğine gelmişken, Türkiye bu krizden en az etkilenen ülkelerden biri olsa da, ülke genelinde büyük bir ekonomik durgunluk, işsizlik ve küçülme yaşanırken sağlanmıştır.
Sizce somut proje ve somutluk kavramı nedir?
Ben seçim döneminde bir söz verdim ve dedim ki; benim mücadelem işsizlik ile olacaktır, benim hedefim Seferihisar’da ekmeği büyütmek olacaktır, benim hedefim küçük ölçekte tarım ve hayvancılık yapan geniş bir kesime ürettiklerini pazarlama imkanı sunmak ve onların yaşam standartlarını yükseltmek olacaktır. Ben bunları söylediğim için halk bu görevi bana layık gördü. Bir mesaj verdik, Seferihisar halkına dedik ki ;tarlanız varsa tarım yapın üretin , hayvancılık yapıyorsanız ürettiklerinizi çeşitlendirin, kadınlarımıza el işi yapın , örgü örün, ev yemekleri yapın. Siz yeter ki bunları yapın biz size bunlardan kazanç elde edeceğiniz imkanları sunacağız dedik. Ve bugün vermiş olduğum sözü tutmanın gururu ile vatandaşlarımızın karşısındayım. Bugün Seferihisar’da ben üretiyorum, değer yaratıyorum ama ürünüm elimde kalıyor diyen kimseye rastlanmıyorsa bu durum Seferihisar halkı ile beraber kazandığımız bir zaferdir ve somut bir kazanımdır. Evet bu durum “çivi” gibi “çimento” gibi elle tutulur, gözle görülür, somut bir şeydir. Çünkü bu çalışmalar, belki de çağımızın en modern ve çağdaş yerel kalkınma modellerinden biri olan Cıttaslow – Sakin Şehir projesinin Türkiye’de ilk kez Seferihisar’da uygulanmaya başlamasıyla gerçekleştirilmiş, Seferihisar’dan sonra onlarca kent bu modeli kendi belediyelerinde de uygulayabilmek için Birliğe katılma talebinde bulunmuştur. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı projeyi destekleyerek 250.000 TL hibe yapmıştır. Bugün siyasi parti ayrımı gözetmeksizin belediyelerin bu unvanı alması için yaptığımız özenli çalışmalar sonucunda Cittaslow hareketinin tüm Türkiye coğrafyasına yayılmış olması yine somut bir sonuçtur diye düşünüyorum.
Atatürk Caddesi düzenlenmesi sırasında esnafın mağdur olduğu yorumu hakkındaki düşünceniz nedir?
Uzun vadeli hesaplar içinde iseniz , daha iyisine ulaşma adına fedakarlıkta bulunulması gerektiğine inanıyorsanız, yapılanların faydasının seneler sonra çok daha iyi anlaşılacağını öngörüyorsanız bazı kesimlerin affına sığınarak fedakarlık beklemek zorundasınızdır. Esnafımız büyük fedakarlıkta bulunmuştur, hepsinin anlayışına, hoşgörüsüne çok teşekkür ederim. Fakat bu, Atatürk Caddesi’ni bir cazibe merkezi haline getirmek için attığımız ilk adımdı. Sosyal etkinlik takvimimizi yaşanan değişimin ardından Seferihisar merkeze doğru kaydıracağız. Caddemizde değişim devam edecek. Kitleleri yani yerli ve yabancı turistleri merkeze doğru çekmeye başlayacağız. Meydan projemiz tamamlandığında, insanlar, Seferihisar merkezinde ve Atatürk caddesinde daha çok zaman geçirmek isteyecekler, bu da daha canlı bir ticaret hayatı yaratacak. O günler geldiğinde, bu sıkıntılar kötü bir anı olarak kalacak. Ne yazık ki, hiçbir başarı bedel ödenmeden sağlanmıyor.
Son 3 senede Sığacık önemli bir gelişme kaydetti, Sığacık’a önemli bir rol atfetmenizin nedeni nedir?
Bu konuya girmeden önce küçük bir ön bilgi vermem gerekiyor . Bir bölgenin, ülkenin ya da ilçenin lokomotif olma vasfı taşıyan yerleri vardır. Fransa denince akla Paris gelir, Türkiye denince İstanbul. Ya da Bodrum denince Barlar Sokağı, Ayvalık denince Cunda hatırlanır. Bu kentler,ve kasabalar içinde yer aldıkları daha büyük yerleşim biriminin lokomotifidirler . Göç alırlar, iş imkanları fazladır, ülkenin, bölgenin vitrini olma özelliğini taşırlar. Seferihisar’ın lokomotifi ise Sığacıktır. Doğal ve tarihi güzelliklerinin ön plana çıkarılması ile birlikte doğan cazibe, tüm Seferihisar’ı kalkındırıyor ve daha fazla kalkındıracak. Fransanın ikinci bir Paris’i yoksa, Seferihisar’ında ikinci bir Sığacık’ı yok. Sorulması gereken sorular şunlar olabilir; Yapılan reklam ve tanıtım desteği ile Sığacık’ın yıldızının parlaması sonucu ortaya çıkan istihdam sadece Sığacıklı için mi bir kapasite yaratmaktadır? Geçmişte esnafın adeta ağladığı ve ilgisizlikten yakındığı dönemde Seferihisar’da yaşayan kaç gencimiz Sığacık’ta çalışma imkanı bulmuştu ve şu an ki durum nedir ? Sığacık gelişmeye devam ettikçe ortaya çıkacak fayda sadece Sığacıkla mı sınırlı kalacaktır? Gelen ve gelecek olan büyük yatırımlar ile birlikte ortaya çıkacak iş olanaklarından Seferihisarlı gençlerimiz ne ölçüde faydalanacaklar ? Bu soruların cevapları alınmaya devam edildikçe sanıyorum bazı şeylerin önemi çok daha iyi anlaşılacak. Sadece 3 aylık turizm yapılan Sığacık’ı, ev pansiyonculuğu ve butik otellerin teşviki ile 12 ay turizm yapılabilecek bir bölge haline getirmek istiyoruz ve elbette bunun neması tüm Seferihisar’a yayılacak. Başlattığımız Teos kazıları Seferihisar’a olan ilgiyi arttıracak. Sığacık Seferihisar treninin lokomotifidir ve tüm treni taşıyıp daha iyi noktalara götürme gücü vardır, yeter ki trene doğru rota çizmeyi sürdürelim. Seferihisar’ın tüm potansiyellerini, zenginliklerini ortaya çıkardığımız takdirde ve turizmde hak ettiğimiz yere geldiğimiz gün Seferihisar’da işsizlik sorununu tarihe gömeceğiz.Bu aşamada gençlerimize de seslenmek istiyorum. Kalifiye olmak için dil öğrensinler, kendilerini geliştirsinler. Gelecekte, Seferihisar’ın daha iyi yetişmiş gençlere ihtiyacı olacaktır.
Bir diğer konu da belediyenin mali yapısının bozuk olduğu.
Siyasette bilinir ki enkaz edebiyatı yapmanın kimseye bir faydası yok. Halkımız sebep- sonuç ilişkisini çok iyi kuracak akla sahip bunu çok iyi biliyorum.Yaşadığımız mali sıkıntıların nedeninin tarafımızca yapılan hatalar olduğunu öne sürmek temelsiz ve sığ bir eleştiri olur. Göreve geldiğimiz ilk günden beri mücadele etmek zorunda olduğumuz sorunların üstesinden gelmeye başladık. Borçlarımızı yapılandırdık , tasarruf hamlelerimizi hizmet kalitesinden ödün vermeden gerçekleştiriyoruz. Bu sorunları el birliği ile aşacağız hiç kimsenin şüphesi olmasın.
(Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı’nın) ‘ Başkan sürekli ilçe dışında bunun faydası yok ‘yatırımcılara gelin işinizi çözelim diyen yok yatırımcı kaçıyor’ eleştirisi hakkında ki düşünceleriniz nedir?
Geçtiğimiz aylarda Akkum bölgemizde atıl durumda bulunan ve yarım kalan Onur Otel’in yetkilileri ile görüşmeler yaptık. Uzun müzakereler sonunda yeniden yatırıma ikna ettik ve inşaat kaldığı yerden devam etti. Seferihisar’ın en güzel yerlerinden birinde yatan bir “ceset”, “bir çıban başı” böylece ortadan kaldırılmış oluyor. Seferihisar’ı basın yolu ile tanıtmamış olsaydık, yeniden yatırıma başlanması konusunda o kadar ısrarcı olmasaydık, yatırımcı kriz gerekçesiyle, yatırıma yanaşmayacaktı. Otel tamamlandığında binlerce turistin ilçemize yapacağı ekonomik katkı bir yana yaklaşık 300 gencimiz iş sahibi olacak.Bunlar makam odasında, telefon başında halledilebilecek şeyler değil.Tabiri caiz ise koşturmanız, kovalamanız gerekiyor. Sakin şehir, Oxford Üniversitesi, ve benzeri bir çok girişim benzer çabaları gerektiriyor. Bu seyahatlerimiz kamuoyunun belli kesimlerinde eleştiri alıyorsa , şimdiye kadar ilçe dışına çıkma sebeplerini vatandaşlarımıza yeterince iyi anlatamamış olduğumuzdandır. Belediye Başkanı olan kişi yatırımcıyı bulur ve ilçeye getirir’. Bu sözü 29 Mart yerel seçim sürecinde ben verdim. Belediye başkanlığı koltuğuna oturduğum andan itibaren bu uğurda çaba göstermek , çalışmak ve halkımızın güvenini boşa çıkarmamak adına sürekli girişimlerde bulundum. Yurtdışına çıktım, yatırımcılarla görüştüm sonuç alamadıklarımız da oldu. Dünyada yaşanan ekonomik krizin ne kadar ağır bir durgunluk yarattığını tekrar vurgulamak isterim. Ama moral bozma küsme ya da hayal kırıklığına uğrayarak çabalarımıza son verme lüksümüz yok . Bu çalışmalar nedeniyle Seferihisarlılarla yeterince buluşamamış ve yaptıklarımızı anlatma ya da dertlerini dinleme fırsatını bulamamış olabilirim. Vatandaşlarımızın beklentileri çok büyük ve bu omuzlarımda ki sorumluluğu artırıyor. Bu nedenle bir dakika durup soluklanma şansım yok , eksik kaldığımız noktalarda ise vatandaşlarımızın affına sığınıyorum ve onların anlayışlarına güveniyorum.
Bir başka eleştiri konusu ise Seferihisar Belediyesi’ne yapılan işçi alımlarının fazla olduğu.
Seferihisar Belediyesi tarihinde hiçbir zaman bu kadar geniş bir coğrafyaya ve bu denli büyük bir nüfusa hizmet getirmekle yükümlü olmamıştır. Bir sınırı Gümüldür diğer sınırı Bademler olan bu geniş bölgede asli sorumluluklarımızı yerine getirmek için personel ihtiyacımızı karşılamamız farklı yorumlanmamalı. Her bölgemize eşit ölçüde hizmet götürmek için gösterdiğimiz çaba basit siyasi hesaplara malzeme edilmemeli.
Röportajımızı sonlandırırken kamuoyuna vermek istediğiniz mesajınız nedir?
Başkan seçildiğim günden bu yana birçok hedef belirledim. Seferihisar’da birlik ve bütünlüğü sağlamak bu hedefler arasında en öncelik taşıyanlardan biri oldu. Seçim döneminde Seferihisarlı olmadığım, bu topraklarda doğmadığım için’ ithaldir, yabancıdır, bizden değildir’ şeklindeki yaklaşımlara vatandaşlarımız çok net bir cevap verdi. Yozgatlısı, Tokatlısı , Afyonlusu, Ağrılısı, Bitlislisi hepimiz düzenlediğimiz Seferihisarlılar Fuarı’nda “Sevdamız Seferihisar” “Hepimiz Seferihisarlıyız”dedik .Ülke olarak geçtiğimiz kritik dönemde Türkiye Seferihisar’ın sesini duydu.Seferihisar olarak başardığımız bu barış ve kardeşlik projesi bütün Türkiye’ye örnek oldu, istenirse barışın bu kadar kolay ve yakın olduğunu kanıtladık. Eğer en büyük projeniz nedir diye sorarsanız en büyük projem bu birlik ve beraberliği sağlamak olmuştur ve buna asla paha biçemem. Ancak daha çok sayıda projemiz var ve her biri için canla başla çalışmayı sürdüreceğiz.Biliyorum ki maharet kıt kaynaklarla o projeleri hayat geçirebilmektedir, bu nedenle, yine hibe kaynaklar bulacağız. İlginçtir, Seferihisar tarihi boyunca hiçbir projesi için yurt içi ya da yurtdışı bir kaynaktan hibe almamış. Seçim sürecinde vaat ettiğim gibi, pek çok projemizi İl Özel İdaresinden, İzka’dan, Avrupa Birliği’nden aldığımız hibelerle gerçekleştirdik ve bu çalışmalarımız bundan sonra da hiç aralıksız sürecek.
Ben bir dahaki dönem Belediye Başkanı olmak için çalışmıyorum dediğimde bu bazen yanlış anlaşıldı. Aslında demek istediğim şuydu; Ben basit siyasi hesaplar yaparak, kısa vadeli popülist yaklaşımlar ile derinliği olmayan ve anı kurtarmaya yönelik çalışmalar yapan bir Belediye Başkanlığı yapmayacağım dedim. Bu ilçenin gelecek otuz yılını planlamaya çalışıyoruz. Üretici pazarlarımızda Gödenceli, Beyler’li, Kavakdereli kardeşlerimizin özellikle bulunmasını arzuladım. Kim bana oy atar ya da kim atmaz gibi basit hesapları içinde bulunmayı kendime yakıştırmam mümkün değil. Vatandaşlarımızdan ricam tek hedefi ilçenin topyekun değerini ve tek tek vatandaşlarının yaşam kalitesini yükseltmek olan ve bu uğurda çaba gösteren karşılığında da “hayır duası”ndan başka bir şey beklemeyen bir belediye başkanları olduğunu bilmeleridir. Bir de “Halk Ekmek” hizmetimizi çok önemsediğimi söylemeliyim. 3 yıldır, 50 Kuruşa ekmek yiyebiliyor, Seferihisar’lılar. Belediyeye tek kuruş külfet yüklemeyen ama organizasyon başarısıyla ortaya koyduğumuz bir sosyal belediyecilik örneğidir bu girişim. Bu hizmeti olanaklı kılan ve her biri kendi üretim kapasitesinin %10’unu bu bedelle belediyeye devreden tüm fırıncı esnafımıza minnettarlığımızı bu vesileyle bir kere daha ifade etmek isterim.
Tüm vatandaşlarımızı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.