Birleşmiş Milletler tarafından 20 yılda bir toplanan dünyanın en büyük zirvesi Habitat III’ün gündeminde, Seferihisar’ın tarım çalışmaları da yer alacak.
Başkan Tunç Soyer hazırlık toplantılarına katılarak, dünyaya tarım alanlarını korumak, üreticiyi desteklemek ve tarımdan kazandıkları geliri arttırmak için uyguladıkları tarım politikalarını anlatıyor. Ancak, bu arada ne yazık ki, Seferihisar’da mandalina bahçeleri sökülüyor, tarım alanlarının yerini yeni binalar alıyor ve betonlaşma her geçen gün artıyor. Nedenlerini Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e sorduk ve çarpıcı cevaplar aldık. Başkan Tunç Soyer, ‘Betonlaşmaya karşı yeşil alanları, tarım alanlarını korumaktan başka çaremiz yok. Var gücümüzle üreticinin tarım alanlarını feda etmemesi için tarım alanlarının cazibesini arttırmaya çalışıyoruz’ diyor. Çiftçiyi, köylüyü, yerel üreticiyi korumak, ekmeklerini büyütmek ve Seferihisar’ın doğal güzelliklerini, mandalina bahçelerini, zeytinlikleri korumak için yaptıkları çalışmaları anlatıyor. Üretici pazarı, Sığacık Kaleiçi Pazarı, Mandalina Üretici Birliği, Mandalina İşleme ve Paketleme Tesisi, Tohum Takas Şenlikleri, www.seferipazar.com, zeytinyağı fabrikası, Mandalina Kurutma Tesisi gibi örnek gösterilen projelerle şekillenen tarım politikasının benzer ölçekte kentlerde de uygulanabilir olduğunu söylüyor. Başkan Soyer; "maalesef ki bu çabalar yeterince sonuç almamıza yetmiyor ve rant ekonomisi, bu güzelliklerin feda edilmesini körüklüyor.”
2030 YILI NÜFUS PLANINA İTİRAZ ETTİK
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Seferihisar’ın büyüme raporlarında 2030 yılında nüfusunun 174 bin olmasının öngörüldüğünü ve buna göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın imar planlarını yaptığını ama belediye olarak bu planlara itiraz ettiklerini söylüyor. Başkan Soyer; "Seferihisar’ın ilk imar planları 1985 yılında İller Bankası tarafından yapılmış. Bu planlarla birlikte Karakayalar’dan Kocaçay’a kadar ve İzmir yolundaki mandalina bahçeleri imara açılmış. 1990 yılında Seferihisar Belediyesi bir imar planı yapmış ama bu planda sadece bazı küçük değişikliklerle yetinilmiş. 1985’teki imar planının sınırı aynen korunmuş. Bu tarihten sonra 2009 yılına kadar hiçbir yeni imar planı yapılmamış. Büyükşehir yasasıyla birlikte Büyükşehir sınırları içerisine girilince, 2009 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından üst ölçek plan denilen 25 bin ölçekli imar planı yapıldı. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 100 bin ölçekli imar planlarıyla birlikte birçok yer imara açıldı bu arada, tarım arazileri de imara açılmış oldu. Bu noktada, Seferihisar Belediyesi olarak, 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarını yaparken, hem 25 binlikte hem de 100 binlikte ön görülen nüfus artışını kabul etmeyip, daha az yoğunluğun olduğu bir yapılaşma olması için ısrar ettik. Ancak, artık kentlerin geleceğiyle ilgili tüm üst ölçek planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılıyor ve ilçe belediyelerinin üst ölçekli planlara aykırı uygulama planı yapması mümkün değil. Biz ne kadar tarıma sonsuz destek versek de bu planlarla var olan tarım alanları başka kentsel işlevlere dönüşüp imara açılıyor” dedi.
HÜKÜMET İNŞAATI DESTEKLİYOR
‘Ne yazık ki, hükümetin temel ekonomik dinamik olarak üretim yerine inşaat sektörünü seçmiş olması çok tahripkar sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Son seçim beyannamesinde "Konut piyasasında konut açığının bulunduğu yerleşmeler başta olmak üzere arz ve talep dengesinin kurulmasının sağlanacağı, konuta erişimi artırmak üzere, sosyal ve teknik altyapıları tamamlanmış arsa üretimine ağırlık verileceği” söylendi. Bu politikanın gereği olarak 16.000 köy bir gecede kapatılıp mahalleye dönüştü. Mahallede tarım ve hayvancılık yapmanın imkansızlığı, insanların köylerini terk edip, kentlerde ucuz işgücü haline gelmesi tarım alanlarının elden çıkarılmasını hızlandırdı. Bu nedenle “Geleceğin Köyleri” Hareketini başlattık ve yüzlerce köy muhtarının imzasını toplayarak bu yasal düzenlemenin iptal edilmesini talep ettik. Ne yazık ki gücümüz yetmedi. Şimdi, genel olarak, etten samana, gübreden tohuma tüm temel ürünlerin ithaliyle şekillenen tarım politikası, kaçınılmaz olarak üreticiyi geriletirken, inşaat sektörünün dörtnala büyümesi, üreticileri çaresiz ve seçeneksiz bırakarak teslim olmasına yol açmaktadır.’ dedi.Seferihisar’da en çok yapmak istediklerinin tüm tarım arazilerini korumak olduğunu belirten Başkan Soyer; "Biz ilk seçildiğimiz günden beri, tarımı, çiftçiyi, üretimi desteklemek için çabaladık. Mandalina üreticisini üretmekten vazgeçmek üzereyken bulduk ve yaptığımız çalışmalarla daha çok kazanmalarını, üretmelerini, vazgeçmemelerini, ezilmemelerini sağlamak için çok çalıştık. 2009 yılıyla kıyaslandığında çiftçimiz, köylümüz, mandalina üreticimiz çok daha iyi durumda. Biz her zaman mandalina bahçelerinin sökülmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bahar ayında Sığacık’a giderken aldığınız mandalina çiçeğinin kokusunu duyabilmeyi hayal eden yani yerimizde olmak isteyen milyonlarca insan var bu dünyada. En büyük zenginliğimizin doğamız, toprağımız, denizimiz olduğunu, torunlarımıza bırakacağımız daha değerli bir miras olmadığını biliyoruz. Bu nedenle, doğru bildiğimiz bu yolda bütün gayretimizle çalışmaya, genel tarım politikalarına rağmen, kendi geliştirdiğimiz yöntemlerle, ürettiğimiz; politikalarla tarım alanlarını korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Dünyanın en bereketli topraklarında yaşayıp, bu zenginliği betona feda etmemek her daim birinci önceliğimiz olacak.”