CİTTASLOW KURUCUSUYLA SEFERİHİSAR’DA ÇOK ÖZEL RÖPORTAJ
Türkiye’nin ilk ve tek Cittaslow (Sakin Şehri) Seferihisar, 28-29 Kasım tarihlerinde düzenlediği 2. Mandalina Şenliği’nde Cittaslow üyeliğinin birinci yıldönümünde, İtalya’dan gelen Cittaslow kurucusu Poulo Saturnuni’yi misafir etti. Şakin Şehir felsefesi ve Seferihisar’ın üyeliği ile ilgili merak edilen tüm soruları Saturnuni’ye sorduk.
Seferihisar’da üç gün geçiren Cittaslow birliğinin fikir babası ve dünyaya yayılmasını sağlayan Poulo Saturnini’nin Seferihisar günleri büyük bir gözlemle geçti. Seferihisar’ı yakından inceleyen Saturnini’ye ilçe halkı büyük ilgi gösterirken, en çok merak edilen sorulara da cevap verdi. Cittaslow felsefesini ve Seferihisar’ın üyeliğini özetle; "Herşeyden önce Cittaslow’un gerçek felsefesi karşılama. Karşılama derken bilinen karşılama değil, turistin sizden ne beklediğidir. Esnafın bu felsefeye dahil olması güler yüzle karşılamaktır. Amaç gelen turiste olduğu yerde kendini evinde hissettirmektir. Hiçbir kimse sanat eserlerinin kopyalarını görmek için bir yere gitmez ama gerçek orijinal şeyleri görmek için her yere gidebilirler. Bunu gerçekleştirmek için şehirlerin makyajsız ve kendi olması gerekmektedir. Mega yapılar değil de küçük yapılar, otantik yapılar ve güler yüzlü karşılama gerekir. Ekonominin kalkınması için de bir şehrin kendi ruhu lazımdır. Binalar yenilenmeli. Ticari anlamda bunu sağlamak, geleneksel tarafı korumak, tarım alanlarını turizmle birleştirmek, şehrin ruhunu koruması için önemlidir. Seferihisar’ı bu anlamda çok iyi işler yaptığını gördüm” diyerek cevaplayan Saturnini, herkesin merakla beklediği Seferihisar Sığacık Körfezi’ne kurulması planlanan Orkinos Balık Çiftliği’ne karşı "Hayır” bildirisini imzalayarak; "Denizi korumak kendi yaşamımızı korumak demektir. Seferihisar gibi denizle iç içe yaşayan bir kentin korunması için belediye veya kişi nezdinde yapılan bütün girişimler önemlidir. Tek söyleyebileceğim yaptığımız bütün işlerin doğayla uyumlu olduğu sürece yapılmalıdır” dedi.
Seferihisar hakkındaki izlenimleriniz nelerdir?
Öncelikle hatırlatmak isterim ki sadece 2 gündür Seferihisar’dayım ve Seferihisar hakkında düşüncelerimin bu açıdan ukalalık olarak anlaşılmasını istemem. İzmir’i çok modern çok yeni ve çok üretken bir şehir olarak görüyorum. Özellikle Seferihisar’a girdiğim andan itibaren ise herkesin çalışma gayreti içinde olduğunu gördüm. Seferihisarlılar bizlere göre günlük hayatlarında çok daha katılımcı. Biz Avrupa’da daha soğuk ve daha ilgisisiz.
Seferihisar Cittaslow ünvanını denetleme heyeti gelmeden elde etti. Bu açıdan bakarsan Seferihisar Cittaslow ünvanı açısından beklentilerinizi karşıladı mı?
Her şeyden önce Seferihisar’ın Cittaslow’a yaklaşımını çok şaşırtıcı buldum ve Cittaslow felsefesini benimsenme şeklinizden çok etkilendim. Cittaslow konsepti aynı olsa da birbirinden çok farklı üyelere sahip bir birlik ve her kenti kendi şartları çerçevesinde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Seferihisar, Orvieto gibi tarihi bir kent değil oranın şartları yani mevcut yapıyı koruma ve saklama gibi gerçekler burada geçerli olamaz. Örneğin Sığacık’ta balıkçıların ve kahvelerin eski çatılarının yıkılıp yenilerinin yapılması, bina cephelerinde yapılan çalışmalar veya kadınlara verilen önem beni çok etkiledi. Aynı şekilde güneş enerjisiyle aydınlatmaya verdiğiniz önem ve bu konuda başlatılan çalışmalar da çok etkileyici. Sadece bir sene içerisinde bunları gerçekleştirmeniz bu konuda ektiğiniz tohumların sadece formalite icabı olmadığını ispatlıyor. Cittaslow hareketinin havada kalmadığını hayata geçirildiği gözüküyor. Bu konudaki isteğiniz ve katılımcı ruhunuz gelecekte de bu konuda çok başarılı olacağınızı gösteriyor. Bu felsefenin benimsendiğini bu mandalina şenliğinde de görebiliyoruz. Çiftçinin teşvik edilmesi ve bu teşvik için yapılan girişimler bu ruh halinin bu felsefenin onlara da aktarılmış olduğunu gösteriyor. Cittaslow sloganının ve sembolünün her yerde görülmesi çok önemli. Cittaslow felsefesinin burada gerçek anlamda kullanıldığı hissediliyor. Birçok kentte Cittaslow kimliği bu kadar ön planda değil daha saklı diyebiliriz. Görsel iletişimin çok önemli olduğu günümüzde Cittaslow kimliğinin Seferihisar’da hem görsel hem ruh hali olarak benimsendiğini görebiliyoruz.
Seferihisar’a Cittaslow açısından önerileriniz var mı?
Aslında bu soruya cevap verebilmek için Seferihisar’ın şartlarını bilerek cevap vermem lazım ancak her şeyden önce Cittaslow felsefesini çok iyi aldıladığınızı ve benimsediğinizi söyleyebilirim. Ateşli bir şekilde bu kavramı takip ettiğiniz belli. Bu şekilde devam ederseniz beklediğinizden hızlı bir şekilde iyi sonuçlar alacağınıza eminim. Yani yemeği yapmak için elinizde bütün malzemeler var en önemlisi aşçılarınız da çok iyi, ortaya çok iyi bir yemek çıkacağına eminim.
Başkan Tunç Soyer ile birlikte Seferihisar’da kurulması istenen Orkinos çiftliklerine hayır kampanyası için hayır imzası verdiniz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu ve Seferihisar’ın çevresini korumayla ilgili her konuda size destek vermek için imzamı atmaya hazırım. Denizi korumak kendi yaşamımızı korumak demektir. Seferihisar gibi denizle içiçe yaşayan bir kentin korunması için belediye veya kişi nezdinde yapılan bütün girişimler önemlidir.
Bu durum İtalya’da yaşansaydı Cittaslow birliğinin buna tepkisi ne olurdu?
Bu konuda ülke şartlarını ve hukuki durumu bilmeden konuşmam zor. Tek söyleyebileceğim yaptığımız bütün işlerin doğayla uyumlu olduğu sürece yapılmalıdır.
Çevreye hiçbir şekilde zarar vermeyecek hareketlere izin verilmeli. Bazen tabi ki sadece şehrin içinde bir takım izinler ve yapılabilirlilikler şehrin içinde belediyenin yetkisinde olmuyor büyükşehirin veya devletin de bu konuda söyleyebilecekleri şeyler olabileceği için bu konuda tam olarak konuyu bilmek lazım. Cittaslow tabi ki yapmak istediklerini kanunlara uyumlu bir şekilde yapabilen bir örgüttür. Böyle bir şeye kanun elveriyorsa bu konuda söylenecek pek bir şey yok.