Seferihisar Kurutulmuş Mandalini Güney Afrikada

Anasayfa / Seferihisar Kurutulmuş Mandalini Güney Afrikada

Seferihisar Kurutulmuş Mandalini Güney Afrikada

18 Mart Cumartesi  günü  Güney Afrika Cumhuriyeti Yasama başkenti Cape Tawn’a Yerel Tohumlar  ağırlıklı kültürel çalışmalar ve sosyolojik gözlem yapmak için bir seyahat gerçekleştirdim. Seyahatime diyetisyen arkadaşım Deniz Güvendik de eşlik etti. Bu seyahati ekonomik yönden kendi olanaklarımızla  gerçekleştirdik.

24 Mart Cuma günü Cape Town belediye başkan yardımcısı Alderman lan Neilson’la İzmir Büyükşehir Belediyesi Halkla  ilişkiler Dairesi başkanı Dr.Pınar Meriç aracılığıyla bir görüşme yaptık.

Seyahatimizden önce Seferihisar belediye başkanı Tunç Soyer’le  görüştük. Başkan Güney Afrika’ya  hediyeler ve selamlar gönderdi.

Cape Tawn belediye başkan yardımcısı Alderman lan Neilson’a Büyükşehir belediyesinin ve Seferihisar belediyesinin gönderdiği hediyeleri ve selamları ilettik.

İzmir ile ilgili tanıtım yaptık. Bu iki kardeş şehir arasında dostluk çerçevesinde  kültürel çalışmalar yapmak istediğimizi belirttik.

Yavaş şehir Seferihisar ve Can Yücel tohum merkeziyle ilgili bilgiler  verdik. Kurutulmuş mandarinler  ve Can Yücel tohum merkezinin çalışmaları  ilgilerini çekti ve çok beğendiler. Güney Afrika’nın tarımsal üretimi konusunda konuştuk. Orada pek tarım yapılmadığını ve tarımsal ürün ihtiyacının çok uluslu şirketler aracılığıyla ithal edilerek karşılandığını  söyledi belediye başkan yardımcısı.

Yerel tohum çalışması yapan sivil toplum kuruluşlarının varlığını araştıracağını ve bize dönüş yapacağını belirtti  Alderman lan Neilson.

Çok sıcak bir ortamda gerçekleştirdiğimiz bu görüşme bizim açımızdan oldukça verimli geçti. Çok uzaklardaki dostlarımız ülkemize selamlar yolladılar.

Sosyolojik açıdan Cape Tawn kentini kısaca anlatmaya çalışacağım. Güney Afrika’da üç   başkent var. Cape Tawn Güney Afrika’nın yasama başkenti. Nüfusu 3.800.000  Coğrafi olarak  düz geniş bir alana yayılmış. Okyanus kıyısında çok fazla yerleşim yerleri var. Kentin girişinde yoksul insanların yaşadığı teneke evler ve kulübeler var. Bunlar oldukça fazla. Başka bölgelerde de böyle mahalleler olduğunu tahmin ediyorum.

Ucuz iş gücü gerektiren emek yoğun işlerde hep zenciler çalışıyor. Bütün işyeri sahipleri genelde Afrikalı beyazlar. Orada yaşayan Afrikalı arkadaşım  Jan Fourie  zencilerin sigortasız ve çok düşük ücretlerle çalıştığını söyledi. Bu işçiler genelde Afrika’nın çok yoksul diğer ülkelerinden geliyorlarmış.

Kent çok gelişmiş. Yemek kültürü eğlence ve giyim kuşam ve diğer özellikleri bakımından bir Avrupa kenti gibi. Yerli halkın kültürü kalmamış. Şehirde yaptığım gözlemlerimde buranın tamamen çok uluslu şirketlerin hegemonyasında olduğunu gözlemledim. Çünkü her tarafta AVM ler vardı ve dünya markaları yer alıyordu. Süpermarket zincirlerinde yoğun kimyasal gübre ve zehir kullanılarak konvansiyonel tarım sistemiyle şirketlerin ürettiği ürünler satılıyordu. Sokaklar da  seyyar satıcılarda bile  bu ürünler satılıyordu. Oysa bizim ülkemizde yerel pazarlarda ve seyyar satıcılarda köylülerin ürettiği şirket üretimi olmayan tarım ürünleri satılmakta. Bu bakımdan biz Türkiye’de her şeye rağmen daha iyi durumdayız.

Yoksul mahallelerde ve köylerde güvenli olmadığı ve ekonomik bakımdan olanaklı olmadığım için sosyolojik gözlem yapma şansım olmadı. Umarım ileri ki bir tarihte o bölgelerde de çalışma yapma olanağım olur.

Yine sivil toplum kuruluşlarıyla tanışma ve karşılıklı çalışmalar yapma olanağımız , zamanımız yeterli olmadığı için gerçekleşmedi.

Toplumlar arasında  ekonomik ilişkiler kadar   kültürel ilişkilerde   çok önemli bir yer alır. Umarım ileriki tarihlerde bu alanda daha çok  çalışmalar yapma olanağı buluruz.

Cape Tawn bu kadar büyük nüfusuyla iyi bir Pazar. Hala gelişmiş Avrupa ülkelerin sömürgesi durumunda. Onların dayattığı yiyeceklerle besleniyorlar. Diğer Afrika ülkelerinde   de durum aynıymış.

Cape Town’da turistlere çok iyi davranıyorlar. Turizm çok önemli bir gelir kaynağı. Bize çok yardımcı oldular. İnsanlar güzler yüzlüler. Orada hiç yabancılık çekmedik. Kısa sürede dostluklar edindik. Ekonomik olanaklarımız doğrultusunda çevreyi gezmeye çalıştık. Ümit Burnu ( Cape Of Goot Hope)  beni çok etkiledi. Dünyanın en uç noktasından kollarımı açarak dünyayı kucaklamak çok keyif vericiydi.

Emekli Tarım Teknikeri Göknur Yumuşak